28 Mayıs 2012 Pazartesi

Böyle hayatın AQ!

Sevesin, evlenirsin, tüm kalbini eline verirsin, evlenirsin, işini gücünü ve tüm hayatınıı feda edersin uğruna...Peki o ne yapar! Her şey bitmiş gibi aldım alacağımı der ve seni kenara koyar..Herkesi senden üstün tutar..Adil mi bu peki.! Şimdi siktir olup gideceksin hayatından, al diyeceksin gelsin de o ailen arkadaşların teselli etsin seni, doldursun yerini!  Boklu donlarını temizlerken, aç karnını doyuruken, temizleyip paklarken gece de memnun ederken iyi ama iş sevmeye azcık ilgilenmeye gelince uçup gidiyor! Ben böyle hayatın gerçekten amına koyarım!

27 Mayıs 2012 Pazar

tüm yüreğimle tiksiniyorum!

Erkek anaları ne oluyor size cidden çok merak ediyorum! derdiniz ne? Oğlunuz madem o kadar kıymetli kurun turşusunu oturun. Ne diye evlendirmek istiyorsunuz? Hadi evlendirdiniz çekilin artık köşenize ne diye her boka karışıyorsunuz ki! Oğlunuzun yanında melaikeyi oynayıp gelinle yalnız kalınca şeytan olmayı nasıl beceriyorsunuz? Aman bu dünyada bir siz doğurdunuz zaten, her gün kedi köpek milyonlarca doğuruyor!

Samimi olun az!

26 Mayıs 2012 Cumartesi

aşksız kal!

Bir insana yapılacak en kötü beddualardandır. Ben de söylüyorum bunu aşkımı çekemeyenlere!

Yalandan samimi davranıp içinden kavga etmemizi bekleyen göt suratlı kız! Evet sana söylüyorum. Aşkımla arandaa kan bağı olması beni zerre ilgilendirmiyor. Ben senin suratında samimiyetsizliği, fesatlığı, kıskançlığı gördüm ya artık değil ağzınla götünle kuş tutsan yemezler! Aşksız kal, kal ki fesatlığının fırsatçılığının sonunu gör! Yırtınsan da patlasan da benim tırnağım olamayacaksın!Allah herkesin kalbine göre veriyor işte senin kalbin ne kadar pisse artık payına bu hayattan bir bok düşmemiş! Artık beni mutsuz görmeyeceksin içim kan ağlasa bile çünkü seni mutsuzluğumla mutlu etmeyeceğim. O kadar mutlu olacağım ki çatlayacaksınn!!!

22 Mayıs 2012 Salı

Bağlanmayacaksın !

          Ne demiş şair; " bağlanmayacaksın hiçbir şeye öyle körü körüne"... Ne güzel demiş çok severim Can Yücel'in "Bağlanmayacaksın" şiirini. Her okuyuşumda ilk kez okuyormuşçasına haz alırım. Birden bire geldi aklıma az önce! Düşündüm uzun uzun nasıl bağlandım ben bu kadar, nasıl koptum her şeyden? Aslında ben bağlanmanın özgürlüğümün en büyük düşmanı olduğunu bile bile bağlandım...Bile bile lades yani, kimse zorlamadı, kandırmadı...

        Aşk ve özgürlük siyah ile beyaz gibi zıt, birbirine hasret! Aşkın olduğu yerde özgürlüğe hasret vardır, özgürlüğün olduğu yerde ise aşka hasret! Beraber olamaz mı peki? Olur da ya aşk yarım kalır ya özgürlük...Tam yaşayamazsın ikisini de!  Ben şimdi özgürlüğüme hasretim, alıp başımı gitmek istiyorum, beni kızdıranlara s..tiri çekmek istiyorum....istiyorum ,istiyorum,istiyorum.... Bu kadar bağlı yaşamasaydım, şimdi bazı göt beyinlilere sahte gülücük dağıtmak zorunda kalmazdım, aptal 3 kuruşluk beyni olmayan orospuların nasihatlerini dinlemek zorunda da kalmazdım....Bazen hayat gerçekten çok zorr! Bazen gitmeyi de bilmek gerek!
   

kıskançlık krizi

       Kıskançlık nedir? Neden vardır böyle bir duygu? Acaba insanoğlunun bencil doğası mı varetmiştir bu duyguyu? Sadece benim olsun başkaları ilgilenmesin hissiyatı!!! Kıskanmayan insan var mıdır peki? Hani derler ya " Bir domuz eşini kıskanmazmış o da domuzluğundan"...Doğru mudur? Peki kıskançlığın dozu nedir, ne kadarı kabul edilebilirdir ne kadarı hastalıktır?  Peki gerçekten kıskanmak sevgiyle doğru orantılı mıdır? Kıskandığı ölçüde mi sever insan?
    Bu sorular kaç gündür beynimi kemiriyor, kıskanç olan ben miyim başkalarının benim olanla ilgilenmesine katlanamıyorum. Yoksa onlar mı kıskanç olan benim olanı benden kıskandıkları için benim sinirlerimi bozacak şeyler yapıyorlar?
    Çok karmaşık oldu farkındayım, felsefe yapmayacağım. Ama olay şu ki ben eşimle birlikte olalı ailesi pek bi ilgilenir oldular. Ben yokken yapmadıkları şeyleri yapar oldular. Nedir bu saçmalık ben ilgi gösterdim diye mi kıymete bindi eleman. Ben neciyim eğer ben hayatımın yönetmeni olmayacaksam kimseyi de oturtmam koltuğa..Ama istenen o sanırım onlar yönetmen eleman başrol oyuncusu -benden sonra başrole terfi etti, öncesinde figürandı- ben de rol yapması beklenen figüran, her role girecek oyuncu...Yemezler! yok öyle yağma, kabullenecekler kenarda durmayı, ilgilenseler de elemanla, zırt pırt dibimizde bitseler de yırtık dondan çıkar gibi bu iş öyle istedikleri gibi olmayacak. Zaten zorla insan sevilmez ki ben bırak sevmemeyi tiksiniyorum onlardan!!! Haa çok ısrar ederseler de alın elemanınızı ben gidiyorum!!!

20 Mayıs 2012 Pazar

Kızgınım hayata, her şeye!

      Kızgınım herkese, herşeye! Bazen herkese dünya çok karmaşık gelir, tüm dünya ona karşıymış gibi hisseder.Benim bu başkalarına "bazen" olan süreç biraz uzadı...Nefret duygum besleniyor gün geçtikçe.İnsanlardan tiksiniyorum. Hayatıma isteğimle soktuğum insanların mükemmelliği ile mecburi girenlerin adiliğini kıyaslıyorum da mükellef bir sofrada adi bir şarap gibiler! Sevenleri var onların da ama benim soframa uygun değiller!
    Eşimin pek muhterem annesini arıyorum, tamamen zoraki ve eşimin hatırına ama o ne arkadaş gel de gelin kaynana olma...!!Bir kelam muhabbet de mi edilemez arkadaş, bu mudur yahu! Ben mi kötüyüm diyorum tamam iyi bir insan değilim de ama her telefonda düzenli nasihat dinlemeye katlanabilmek için de melaike olmak gerek! Nasihatın da dozu olmalı bu ne arkadaş nasihat diyorsam o da iyi niyetimden, "vır vır vır onu yap bunu yapma, onu söyle, bunu söyleme" Göt ben senle mi evlendim!! Aman iyi bir oğlan doğurmuş, arkadaş herkes anne abartmamak gerek bu işi..Aramadın diye sitem açmalar, aradım açmadın diyorum neymiş arayan bir daha aramalıymış...Madem gördün adam yerine koyup dönsene! Al alttan al alttan dır dır dır dinle dinle şiştim...İçimden geçenler çıkacak diye de korkuyorum aslında "Al oğlunu sok götüne çıkarıp millete bulaşma!" S.ktir çekmek de gerek bazen, ama aşk işte gözü kör olsun...Tiksindiklerine bile tahammül gücü veriyor insana! 
    

19 Mayıs 2012 Cumartesi

paşa gönlüm kayıp!

          Ahh ahh ne güzeldi okul yıllarım, gezip tozduğum, burnumun dikiyle paşa gönlümğn kanka olduğu yıllar! Sonra ne mi oldu burnumun diki ve paşa gönlümün en büyük düşmanı kalbim aşık oldu! Hala daha aşık ama tarafsız olmak zorundayım...Başlarda bunu mu giydin, hmm pekii! İstanbul'a mi gidiyorsun, Hmm pekii! Arkadaşınla mı buluşacaksın hmm peki! İlişkinin bir yılından sonra giymesen iyi olur! neden gidiyorsun ki! kaçta dönersin! Peki şimdi 3 yıldan sonra "az uzun giy az uzun, Bensiz nereye!  Bensiz nereye!   
   Paşa gönlümü özledim, kayıp aranıyor ilanı mı versem acaba?  Bırakıp gitsem gönül razı değil, kalsam akıl razı değil! Bilmiyorum belki de paşa gönlümün kayıp olması iyidir!

Gezmeli, Okumalı, Yaşamalı!

Çok gezemiyorsan, ya da çok gezerken öğrenemiyorsan okuyacaksın!!! Okuyacaksın ki beyin hücrelerin aylak aylak takılmaktan paslanmayacak, çalışacak seni de insan yapacak! 
  Adı yaşamak eyvallah da herkes yaşıyor öyle ya da böyle, insanca yaşamak, yaşadığın andan zevk almak varken neden cahil bir sümüklü olarak kalasın ki!  
   Yaşadığını sanan sümüklü böceklere kılım arkadaş, var öyle tipler! Sümüklü böcek dedim ama onların da bir doğası var ve onun gereklerini yerine getiriyor, kusura bakmasınlar artık...Hayatı bir kaç konuyla sınırlanmış, genel kültür sıfır, elini kolunun anasından babasından ayrı camdan çıkarmamış gerizekalılar...Bunları asıl gerzek yapan kısım kendilerini dünyanın merkezi sanmaları...En iyi en güzel en en en en onlarr...Göt! bırak da ben söyleyeyim senin ne mal olduğunu. Aslında sevmediğim insanla aynı ortamda nefes bile almam ama hayat işte mecbur kılıyor bazen insanı...
   Kaçamıyorum da, kaçamıyorsan ne yapacaksın! ya görmezden geleceksin, ya sınırlı ilişki kuracaksın, ya da inadına okuyacak, gezecek ve de yaşayacaksın! o da küçük dünyasında kalsın işte!

sevilmediğini düşünen kadın

bir kadın sevildiğinden tam emin olamıyorsa eksik bir şeyler vardır..Adını koyamamıştır belki eksikliğin ama mutlaka vardır..Yeterince değer verilmiyordur, erkeğin hayatında koyulmayı istediği yerde değildir,  beklediği, özlemini çektiği erkek değildir karşısındaki...Sevilmediğini düşünen ama sırılsıklam olan kadın ne yapar...sevilmek için çaba harcamaz, biraz söylenir, biraz zaman verir..Ama değişen bir şey olmuyorsa da işte o zaman en tehlikeli haline dönüşür...Gider! yara almışsa eğer giden kadın, yaralamadan da gitmez..Yaralama kısmı ise kadının hayal gücüne vermek istediği acının şiddetine göre değişir...Ama bir erkeğe verilecek en büyük acı yokluğunda pişman olmasını sağlayarak gitmektir!!!